13 Çakra Sistemi Aktivasyonu

13 Çakra Sistemi Aktivasyonu

Ön koşul: Seba Reiki 1
Bu özel aktivasyon size eski 7’li Çakra Sisteminden yeni 13’lü Çakra Sistemine geçiş imkânı vermektedir. 13’lü Çakra Sistemi, altın cağ besinci boyut insanının sahip olduğu tüm özelliklerin temelini oluşturur.

MEVCUT ÇAKRA SİSTEMİ

Enerji merkezleri olan çakralar şu anda bedeninizde sadece yedi enerji merkezinden oluşan bir dizi halinde mevcuttur. Bu merkezler, omurganın dibinden başlayıp başın tepesine kadar uzanırlar ve şu şekilde oluşmuşlardır.

Birinci çakra’ya kök merkezi denir. O bedenin temeli ya da asıl elektriksel zeminidir. O, toprağın tipik bir radyo elektrik devresinde yaptığı şekilde, bedenin elektromanyatik enerji hatlarını Yerküre’ye bağlar.
İkinci çakra cinsel merkezdir. Bu çakra (zevk ve esrimenin yüksek halleri olan) cinsel duygusal merkezi oluşturur ve bedenin cinsel organların bulunduğu aynı bölgesinde (eterik bedende) yer alır.
Üçüncü çakra güneş sinirağı üzerinde yer alır. O bedenin temel duygusal (nefret,öfke,sevinç,kahkaha) merkezidir ve bedenin göbek,dalak ve karaciğeri barındıran ölgesinde yer alır.
Dördüncü çakra kalp merkezidir. Bu çakra sezgisel merkez ya da sevgi merkezidir (yüksek duygular); kalp ve akciğerler bölgesinde yer alır.
Beşinci çakra gırtlak merkezidir. O iletişim merkezidir ve boğazda gırtlak bölgesinde yer alır.
Altıncı çakra’ya “üçüncü göz” ya da Ajna merkezi denir. Bu merkez burnun üstünde, kaşların arasında yer alır ve çeşitli vizyonlar görme, görsel psişik yetenekleri kullanma merkezidir.
Yedinci çakra başın tepesinin arka kısmında yer alan taç merkezidir. Bu Yüksek Benliğiniz ile bağlantı kurmanızı sağlayan merkezdir.

Aura ya da bedenin enerji alanı bu yedi merkezi kuşatır ve bu merkezlerin ne kadar yeterli olarak çalıştığını gösterir. Geleneksel olarak, bu çakralar dizisi yedi prizmatik renge sahiptir, yani her bir çakraya bir renk atfedilmiştir. Aslında, aura ve renkleri çakranın sağlığını yansıtır ve aynı zamanda bedenin o bölgelerinin ne kadar yeterli olarak çalıştığını gösterir.
YENİ ÇAKRA SİSTEMİNİZ/ YARI-ETERİK BEDEN

Bu yeni çakra sistemini daha iyi anlamanız için, önce yeni yarı-eterik bedeninizdeki çakraların birbirleriyle nasıl etkileştiklerini açıklayacağız. Sonra yeni 13-çakra sistemiyle ilgili genel bir bilgi vereceğiz. Böylece, bu yeni bedensel enerji merkezleri sistemini kavrayabileceksiniz.

Yeni yarı-eterik bedeninizde, bu enerji merkezlerinin işleyişi ve birbirleriyle etkileşimleri bakımından bir hayli değişiklik meydana gelecek. Şimdi bu değişikliklerin neler olduğunu inceleyip, onların sizin yeni yarı-eterik bedeninizi nasıl etkileyeceklerini görelim. Yeni çakra sisteminin bedeni nasıl çalıştırdığını ve canlandırdığını anlamak için, çakralar arasındaki karşılıklı etkileşimin nasıl bir işlev gördüğünü gözlemlemek gereklidir.
Yeni çakra sisteminin sekizinci ve altıncı çakraları ışığa duyarlı olduklarından (hayatın temeli ışıktır), bu merkezlerdeki ışık frekansları birbirleriyle rezonansa girecek ve sevgi enerjileri üreteceklerdir. Bu sonuç, sekizinci ve altıncı çakraların beşinci merkezle, yani kalp çakrasıyla rezonansa girmesine neden olacaktır.

Sekizinci, altıncı ve beşinci çakraların rezonansı, en başta on birinci çakra tarafından alınan ve yedinci çakra ya da gırtlak çakrasının başarıyla ilave tonlar yaratmasını sağlayan harmonik etkiler üreten enerjiden kaynaklanır. Bu tonal enerjiler ses kirişlerinden geçerken, içeri akan prana’nın (Toprak Ana’dan gelen ve yaşam veren enerjinin) dördüncü çakraya ya da diyafram merkezine inmesini sağlarlar. Diyafram merkezi, prananın bedenin hücreleriyle etkileşmesini ve onları canlandırmasını sağlar. Bu tarzda, bedenin tamamen enerjilenip güçlenmesine izin veren bir çakra modeli üretebilirsiniz.

Elbette, en alttaki üç çakra ruh-gücünün bir kısmını tutar ve onu güneş sinirağı bölgesindeki “gümüş kordon” vasıtasıyla birleştirir. (“Gümüş kordon,” her benzersiz ruhun titreşim modelinin bütünüdür.) Ruhun enerjilerinin bu veçhesi, ruhu, (Evrensel Baba denen) yüksek boyutlardan gelen evrensel kaynaklarının yarısıyla birleştirir ve bu bağlantı ruhun enerjisinin tüm bedene dağılımını düzenler. Bu işlemin anahtarı, güneş sinirağı merkezi ya da üçüncü çakradır. Güneş sinirağı “gümüş kordonu” içerir ve ayrıca onu birinci ve ikinci çakraya bağlar. Onun çevresinde bu kordonu (Evrensel Ana denen) ruh gücünün öteki yarısını içeren beşinci ya da kalp çakrasına bağlayan bedenin elektriksel enerji hatları sistemi vardır. Evrensel Ana, yaratıcı veçheyi ya da yüksek benlik (asıl benlik) kişiliğini oluşturan ruh-gücünün öteki yarısıdır.

Şimdi, aktivasyonla birlikte 13 enerji merkezi içerecek çakra sisteminizde tüm bunların nasıl işlediğini açıklayalım. Az önce belirttiğimiz gibi, üçüncü çakranız “gümüş kordonu” ya da ruh-gücüyle bağlantıyı içerir. Bu çakranın önemini anlamak için, önce bedenin çakra sisteminin nasıl birbirine bağlı olduğunu anlamalısınız. Bedene enerji alan büyük merkezlerden biri altıncı çakradır ve bu merkez omuzların üst kısmında yer alır. Bu giriş noktası, ruh-gücünün diğer yarısını (Evrensel Ana) içeri alır ve bu, ruh-gücünün diğer yarısıyla birbirine karışmak zorundadır. Öteki yarı (Evrensel Baba), üçüncü çakra yoluyla içeri akar ve prana merkezi ya da dördüncü çakra ile etkileşime girer. Dördüncü çakranın pranayı kolayca dönüştürme yeteneği büyük ölçüde yok olsa da, bu işlem Dünya insanlarında hala meydana gelmektedir. Bu yetenek galaktik insanlarda yeniden yaratılacak ve aktive edilecektir.

Alttaki iki çakra, kundaliniyi (canlandırıcı hücresel enerjiyi) depolayan merkezlerdir. Bu merkezler sürekli olarak, üçüncü ve dördüncü çakraların prana (gezegensel yaşam gücü enerjisi) dönüştürme sistemini kontrolde kullanılan kundalini enerjisini yayarlar. Tüm prana on birinci çakradan girer ve üçüncü çakraya akar. Orada birinci çakradan yukarı çıkan kundalini enerjisiyle karşılaşır. Bu enerjiler üçüncü çakrada birleşip on birinci ya da taç çakraya çıkarlar. Enerji en sonunda on ikinci ve on üçüncü çakralardan, bu evrensel merkezlerden, yani galaktik dişi ve galaktik erkek merkezlerinden geçerek yukarı çıkar. Bu şekilde beden erkekliğini (sağ taraf) ve dişiliğini (sol taraf) sürdürür.

Sinir, kan dolaşımı ve bilinç sistemleri, bu erkek/dişi şeklindeki ikiye bölmeye aynalık etme ve bu enerjileri kullanma eğilimindedir. Bu tepkileri gözlemleyerek, bu çeşitli yaşam enerjilerinin galaktik bir insanın bedeninde nasıl etkileştiklerini anlamaya başlarsınız. Aslında, çakraların bedenin varlığını bir ışık, sevgi ve tam bilinçlilik taşıtı olarak sürdürmesi için nasıl işlev gördüklerini öğrenmeye başlarsınız.
Az önce söylendiği gibi, çakralarınız şimdi sahip olduğunuz yedi merkezden on bir insani (beşeri) merkeze dönüştürülecek. Bu ilave dört merkez, aura alanınızın tepesinde yer alan ve galaktik erkek ve galaktik dişi merkezleri denen iki boyutlararası ya da eterik merkeze bağlanacak. Aslında, toplam on üç çakraya sahip olacaksınız. Onların ikisi tamamen eterik biçimde, on biri ise fiziksel benliğinizin bir parçası olacak.

Şimdi aktivasyon ile birlikte 13’e çıkacak çakralarınızın tariflerini sunuyoruz.

Birinci çakra, daha önce olduğu aynı yerde bulunacak ve yine kök merkez olarak adlandırılacak.

İkinci çakra da yine cinsel merkez olarak kalacak.

Üçüncü çakra yine güneş sinirağı merkezi olarak devam edecek.
Dördüncü çakra ilk büyük değişikliği oluşturacak. Ona artık diyafram merkezi denecek. Bu yeni çakra, bedenin prana ya da solunum enerjisini yeniden canlandırmak bakımından odak noktasını oluşturacağından, strese hakim olma merkezi de olacak. Prana ya da havadaki enerji, bedeni yeniden canlandırma ve tüm sağlığa zararlı unsurları bedenden atma işlevi görür.

Beşinci çakra kalp merkezi olacak. O sadece sezgisel enerji ve sevgi gibi yüksek duygular merkezi değil; ayrıca, tüm düşük duygusal ifadeden arınmış, saf meleksi sevginin de ifade merkezi haline gelecektir.
Bedeniniz tamamen fiziksel formdan biraz daha eterik düşünce-formuna dönüşeceği için, son derece güçlü, olağanüstü bir bağışıklık sistemine sahip olacak. Altıncı çakra ya da timüs bezi tüm bu faaliyetlerin odağı görevi yapacak. Timüs, halen, insan bedeninin en yanlış anlaşılmış salgıbezidir. Bu paradoks, timüsün radyasyona duyarlılığını da kapsar. Gezegenimizin atmosferindeki, yaşlanmaya neden olan yüksek radyasyon düzeyleri atmosfer yaklaşık 6000 yıl önce, (tufandan önce) parçalandığında ortaya çıkmıştı. Bu radyasyon, insanlardaki timüs bezinin ilk çocukluk yıllarından başlayarak hızla küçülmesine ve bir insan kalbi büyüklüğünde bir organdan, büzülerek, bezelye büyüklüğünde bir organa dönüşmesine neden olur.

Foton kuşağına girdikten ve insan bedeni yeni galaktik formuna dönüştükten sonra, timüs bezi bir insan kalbi büyüklüğünden, sadece bu kalbin üçte bir boyuna inecek. Bu, timüs merkezinin, bir yetişkin bedeninde de, yeni doğmuş bir çocuğun bedeninde olduğu kadar aktif ve güçlü kalacağı anlamına gelir. Bundan dolayı, insan bedeninin tüm hastalıkları ve çevreden kaynaklanan her türlü zorluğu önleme yeteneği son derece yüksek olacak ve timüs bezi, kişi yaşlanırken büzülüp küçülmeyecektir. Bir başka deyişle, yeni timüs merkezi galaktik insanlarda yaşlanmayı ortadan kaldıracaktır.
Yedinci çakra gırtlak merkezi ve iletişim-konuşma merkezidir. Bu bölge eski kapasitesinin çoğunu yine yerine getirecektir, çünkü o baştan girip bedene yayılan enerjiler için bir kanaldır.

Sekizinci çakra’ya rüyalar-kaynağı (membaı) merkezi denir. Birçok kişi tarafından eski, körelmiş bir çakra olarak düşünülen bu merkez, asağı yukarı kafatasının alt kısmına yakın, boynun tam üzerinde yer alır. Bu çakra tam bilinçli bir varlığın erişebileceği çeşitli rüyaları ve vizyonumsu halleri düzenlemesi açısından gereklidir.
Dokuzuncu çakra bilinç için bir kontrol merkezine dönüşür ve galaktik insanda tamamen gelişecektir. O beynin alt orta kısmında yer alır ve sözde ilkel beyin ve hipofiz bezinden oluşur. Galaktik bir insanda, bedenin, kendini gençleştirmesine yol açacak şekilde ışığa ve radyasyona karşılık vermesini sağlayacaktır. Altıncı çakra ya da timüs merkezi ve dokuzuncu çakra ya da hipofiz merkezi bedeni iyileştirecek ve canlandıracak şekilde birbirini etkiler.

Onuncu çakra üçüncü göz ya da vizyon merkezi olarak bilinecektir, çünkü o içeri yüksek ışık frekanslarını alır. Bu çakra, zihnin yüksek titreşimsel hallerden gelen vizyonları ve diğer mesajları yorumlamasını sağlamak üzere sekizinci çakra ile birleşir.

On birinci çakra şimdi taç çakra görevini üstlenir. Bu fiziksel bedenin dinçleşmek için spritüel enerjiyle bağlantı kurduğu yerdir. Taç çakra, bedenin aura alanlarının bir araya gelerek on ikinci ve on üçüncü çakra merkezleriyle büyük bağlantılar kurabileceği yerdir. Bu son iki spritüel çakraya galaktik erkek ve galaktik dişi enerji merkezleri denir, çünkü onlar ideal dişi ve erkek ilk örneği (prototipini) içerirler.

Lütfen bu üç çakra (11., 12. ve 13. çakralar) arasındaki bağlantının nasıl işlediğine dikkat edin. 11. çakradan başlayıp bir üçgen çizerek 12. ve 13. çakraları bir birim olarak birleştirebilirsiniz. Sonra 8., 9., 10. ve 11. çakralar arasında öteki çizgileri çiezebilirsiniz. Beyindeki bu bağlantı, yönsüz bir dalga anteni (yüksek frekanslı elektromanyetik-olmayan radyo benzeri, çok-boyutlu yaşam enerjisinin bir aktarıcısı ve alıcısını) yaratır. Bu anten, bedenin enerjisinin, yaşam enerjisini başkalarına yaymasını ve başkalarının enerjilerini almasını sağlar. Böylece, beynin üst (11., 12. ve 13.) ve alt merkezleri (8., 9. ve 10.) birbirleriyle sizin şu anda anlayamayacağınız şekillerde iletişim kurabileceklerdir.
Çakra sistemindeki bu değişiklikler sayesinde, Atlantis devrinde yapılan genetik deneyler sonucu dumura uğrayan beyin bölümleri eski şekil ve büyüklüklerine geri dönecekler. İki kuşak sonra, insan tam bilinçli insanların mirası olan daha büyük beyin boşluğuna sahip olacak. Bu yönsüz dalga anteninizin  tamamen kullanılabilmesini ve tüm psişik enerjilerin uygun bir  tarzda işlemden geçirilmesini sağlayacaktır. Aslında, Dünya insanları sadece birinci ya da temel görme gücüne sahip olmakla kalmayacak, ama kendilerine telepati, telekinezi, duru-görü ve duru-işiti gibi birçok psişik yetenek bahşeden tam bir “ikinci görme gücü”ne kavuşacaklar.

Yorum yapın